Meme Kanseri üzerine röportaj – Prof. Dr. İsmet Taşdelen

Oct 11, 2010 - 2 Yorum

Blogumu geçmişten takip edenler meme kanseri konusunda benim oldukça hassas olduğumu bilirler. Ekim ayının Meme Kanseri bilinçlendirme ayı olması nedeniyle bu seneki yazım için Uludağ Üniversitesi, Meme Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı, Prof. Dr. İsmet Taşdelen ile röportaj yaptım.

– Meme kanseri nedir?
Tüm çok hücreli canlılar kendisini meydana getirecek bilgilere sahip tek hücrenin üremesi sonucu ortaya çıkar. Önce kök hücreler vardır. Bunlar organları meydana getirir. Organlar oluştuktan sonra hücre üremeleri azalır.

Doku ve organları meydana getiren hücreler mezenşimal ve epitelyal olarak ayrılır. Mezenşimal hücreler dolgu maddesidir. Asıl fonksiyonel hücrelerse epitelyaldir. Tüm bu hücreler canlının yaşamı boyunca gelişir ihtiyarlar ve ölerek yerini genç hücrelere bırakırlar. Üreyen hücreler daima aynı yapıda olmalı ve birbiriyle ahenk içinde gruplar meydana getirmelidir. Ama bu hep böyle olmaz. Hücrelerde mutasyon dediğimiz DNA bozuklukları olur. Hücreler içinde bu bozuklukları düzelten, düzelmedi mi, hücreyi intihara sevkeden genler vardır.

İşte bu bozuk hücreleri yok eden sistem çalışmadığı zaman bazı mutasyonlu hücreler bağımsız olarak büyümeye başlar. Bunlara tümör diyoruz. Eğer tümör bir bütün halinde etraftaki dokuları iterek, invazyon ve metastaz yapmadan büyürse buna SELİM (BENİGN) TÜMÖR diyoruz. Tümör civar dokuları istila ederek büyüyorsa, Tümör hücreleri esas topluluktan kopup uzaklara gidip yerleşerek büyüyorsa buna HABİS (MALİGN) TÜMÖR DİYORUZ.

Bu tümörler epiteliyal kaynaklıysa KANSER, mezenşimal kaynaklıysa SARKOM diyoruz. Sarkomlar habis tümörlerin % 1ini oluşturur. Geri kalanı kanserlerdir.

Bu ön bilgiden sonra gelelim MEME KANSERİNE. MEME KANSERİ, süt bezlerinden kaynaklanan kanserlerdir. Kadınların en sık karşılaştığı kanser türüdür. Akciğer kanserinden sonra en sık ölüm nedeni olan kanserdir. Gelişmiş ülkelerde her “sekiz” kadından biri yaşamının bir döneminde meme kanseri olacaktır. Bu oran TÜRKİYE’DE “onda bir”dir.

Memede kanser oluşturan mutasyon kadının en üretken döneminde, ilk adetten sonraki on yıl içinde olur. Hücrelerin üreme hızına göre kanserin ortaya çıkış zamanı farklıdır.Bu hız çok çeşitli olabilmektedir.

DUBLİNG TİME denilen bir kavram vardır. Bu tümörün 2 kat boyuta ulaşması için gereken zamandır. Bu süre 29 günle 670 gün arasında değişebilmektedir. Bir tümörün bir hücreden 1 cm boyuta ulaşması için 30 mutasyon gerekmektedir. 40 mutasyonda 1kg.lik bir tümör söz konusudur. Bu söz kalabalığından şu 2 sonuç çıkar:

1.Tümör ele geldiğinde genellikle ortalama 5-7 senelik bir geçmişi vardır.
2.Dubling time’ı kısa olan tümörler genç yaşta ortaya çıkarlar.

– Erken teşhis ve mamografi, meme kanseri konusunda devamlı duydugumuz iki anahtar kelime. Bunların önemini anlatır mısınız?
Kanser hücreleri normal doku kurallarına uymazlar. Normal hücreler doku içinde sabitken kanser hücreleri diğer hücrelerle olan bağlarını kopartarak hareketli hale gelirler. Lenf ve kan damarları ve sinir kılıflarına girerek vücuda serbestçe dolaşmaya başlarlar. Bu ihtimal tümör büyüdükçe artar. Tümör 1 santimken bile bu hücreler serbest olarak vücut sıvılarında dolaşmaktadır. Kanserde ölüm bu dolaşan hücrelerin uzak organlara yerleşmesi yani METASTAZLAR sonucunda olmaktadır.

ERKEN TANININ önemi burada ortaya çıkmaktadır. Kanser ne kadar ufakken yakalanırsa bu kötü durum olasılığı o kadar azalmakta ve tedavi olasılığı o kadar artmaktadır.

Şu anda erken tanıda en etkili silahımız MAMOGRAFİ dir. Ama MAMOGRAFİ nin de zayıf tarafları vardır. Yoğun süt bezleri olan memelerde mamografi yetersiz kalır. 35 yaşından sonra çekilen mamografiler bize yararlı bulgular verir. Ayrıca çok genç hanımlarda çekilen mamografide radyasyon kanseri tetikliyebilir.

35 yaşından önce görülen meme kanserleri tüm meme kanserlerinin % 3 ünü oluşturur. 40 yaşından sonra meme kanseri sıklığı artar. Meme kanseri 50-60 yaş arasındaki kadınlarda rastlanan en sık ölüm nedenidir. Mamografilerin çekilme sıklığı çeşitli ülkelerde farklıdır. İNGİLTEREDE 50 yaşından itibaren 2 senede bir, AB ülkelerinde 50-70 yaş arası senede bir, ABD de ise(NCI) 40-70 yaş arası senede bir mamografi çekilmesi önerilmektedir. TÜRKİYEDE 50 -70 yaş arası kadınlar seneden bir devlet tarafından ücretsiz olarak taranmaktadır.

– Burada (Amerika’da) kadın doğum uzmanları yıllık kontrollerde elle meme kontrolü de yapıyorlar? Türkiye’de böyle bir uygulama var mı?
Batı ülkelerinde Aile hekimleri ve kadın doğum uzmanları senede bir meme muayenesi yapmakta ve bir şeyden şüphelenirse Genel Cerrahlara göndermektedir.

Türkiyede şu anda oturmuş bir sistem yoktur. KETEM lerde tarama yapılmaktadır. Kadın doğumcular menapoz nedeniyle müracaat eden hastalara mamografi çektirmekte, şüpheli bir durum olursa Genel cerrahlara göndermektedir.

– Düzenli kendini kontrol ve mamografi arasındaki farklar nedir? 40 yaşından sonra mamografi yerine kendini kontrol ile idare edilebilir mi?
Gerek kendi kendini muayene gerekse doktor muayenesi hiçbir zaman mamografinin yerini tutmaz. Çünkü 1 cm.lik tümör en tecrübeli ellerde bile % 30 gibi büyük bir oranda hissedilmeyebilir. Kadınların kendi kendilerini muayenede saptadıkları tümör boyutu ortalama 2.5 cm.dir. Ama mamografiyle tümörler çok daha ufak boyutlarda saptanabilir.

– Meme kanserini tetikleyen veya riski artıran faktörler nedir?
MEME KANSERİ riskini arttıran faktörler çok çeşitlidir. Aslında kanser yukarda belirttiğim gibi meme hücrelerinin mutasyona uğrayarak sınırsız büyümesidir ve bildiğimiz ve bilemediğimiz çok çeşitli nedenleri vardır.

Bildiklerimiz:

-Çevresel faktörler: Yaşam tarzı, radyasyona maruz kalmadır. Çok yağlı gıdalarla beslenenler, düzenli alkol alanlar, beş yıldan fazla menapoz için hormon alanlar, çocukluğunda radyasyona maruz kalanlarda daha sık meme kanseri olmaktadır.

-Hastaya bağlı nedenler: Erken adet görenler, geç menapoza girenler, doğurmayanlar, emzirmeyenler ve 30 yaşından sonra doğum yapanlar daha sık kanser olmaktadır. Ayrıca daha önce başka organ kanserleri nedeniyle tedavi olan kadınların meme kanseri olma riski artmaktadır.

-Genetik faktörler: BRCA1,BRCA2,PEUTZ JEGER, LEE FRAUMENİ gibi bazı ailesel geçişli kanser sendromlarına sahip bireyler çok büyük oranlarda meme kanseri olmaktadır.

– Ailesinde meme kanseri olan kadınların diğer kadınlardan farklı olarak alması gereken önlemler nedir?
Ailesinde özellikle birinci derece akrabalarında (anne, kız kardeş veya kendi kızı) meme kanseri olan kadınlar normal tarama sürelerinden daha erken takip altına alınmalıdır. Bundaki kural hastalığa yakalanan yaştan 10 yıl önce takiplere başlanmalıdır.

Eğer ailede birden fazla genç meme kanserine yakalanmış yakın akraba varsa veya bu kanserli akrabalardan genetik kanser sendromu olan varsa GENETİK TEST yaptırılabilir. Bunun iki faydası vardır. Eğer mutasyon yoksa kişi rahatlar, varsa bazı koruyucu önlemler (koruyucu ilaç kullanımı ya da koruyucu iki taraflı meme çıkartılması (MASTEKTOMİ)) alınabilir. Yanlız bu testler oturmuş kurumlarda yapılmalıdır. Yoksa yanlış değerlendirmeler gereksiz işlemlere neden olabilir. (Lüzumsuz koruyucu mastektomiler gibi).

– Doğum ve emzirme ile meme kanserinin ilişkisi var mi?
Meme kanseri riskini arttıran en önemli faktör yumurtalık tarafından salgılanan ÖSTROJEN dir. Bu hormon süt kanallarında hücre üremesini tetikler. Bu nedenle kadınların yumurtalıklarını baskı altına alarak östrojen salgılanmasını engelleyen, durumlar “ki bunlardan biri gebe kalmak diğeriyse emzirmektir”, meme kanseri riskini azaltır.

– Meme kanseri uzmanı olarak mastektomi (memenin tamamen alınması) konusunda kendinizi tutucu (konservatif) olarak tanımladıgınızı biliyorum. Bu konuya değinir misiniz?
Meme kanseri başlangıçta lokal, tümör hücreleri vücut sıvılarında dolaşmaya başladığında sistemik olan bir hastalıktır. Bu nedenle tedavide üç ayak vardır.
-Cerrahi
-Medikal tedavi
-Radyasyon tedavisi

Cerrahi tedavide prensip hastalıklı memede kanser hücresi bırakmayacak şekilde ameliyattır.
Eğer tümör ufaksa, meme, cerrahi sonrası kötü bir görünüm kazanmayacaksa memeyi koruyucu cerrahi yapılır.

Ama memede birbirinden uzak birden fazla tümör varsa (multisantrik), kanserin yaygın olduğunu gösteren bulgu varsa ve tümör çıkartıldığında memenin görünümü çirkin olacaksa meme tamamen alınır (mastektomi).

– Tedavi mastektomi gerektiğinda, hastalarınıza nasıl yön gosteriyorsunuz? Yeniden yapılandırma (rekonstrüktif) alternatifleri nelerdir?
Mastektomi sonrası rekonstrüksiyon erken yakalanan tümörlerde daha güvenli bir şekilde yapılır. Hemen rekonstrüksiyon hasta için moral yönden daha avantajlıdır. Çünkü ameliyattan sonra vücut imaji ve bütünlüğü devam etmektedir.

– Meme kanseri olan hastalarını yönlendirdiğiniz, bilgilendirme ve destek grupları var mı?
Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de meme kanseri farkındalığını arttıran ve kanserli hastalarının gereksinimi olan moral desteği sağlayan topluluklar mevcut. Meme kanseri tedavisiyle uğraşan doktorların kurduğu MHDF (ULUSAL MEME HASTALIKLARI DERNEKLERİ FEDERASYONU) hem doktorların, hem de hastaların bilgilenmesi için çalışmaktadır. ONKODAY ise Bursa da kurulan ve amacı kanserli hastalara moral destek olan sivil toplum kuruluşudur.

Prof. Dr. İsmet Taşdelen Uludağ Üniversitesinde hem tıp fakültesi öğretim görevlisi, hem de meme cerrahı olarak çalışmaktadır. 1980 yılında genel cerrahi uzmanı olarak doktorluğa adım atan Prof. Dr. İsmet Taşdelen, 1992 yılında Buffalo, NY’da Takuma Nemoto’nun yanında Meme Cerrahisi eğitimi alarak meme cerrahisi dalına geçiş yaptı. 1997’de Uludağ Üniversitesinde Hacer Çağlar Meme Kliniğinin açılması ile Meme Biriminin başına geçti. Bu tarihten sonra üç kere daha New York, Boston ve Chicago’da Meme Cerrahisi alanında tanınmış doktorların yanında kendini güncellemek ve yeni tedavi yöntemlerini gözlemek amacı ile ziyaretçi doktor olarak bulunmuştur.

Kendisi aynı zamanda benim canım babam ve Kıpırcan ve Kımılnaz’ın biricik İsmet dedeleri olur. Bu bilgilendirici röportaj için kendisine çok teşekkür ediyorum. Kendisinin yeni açtığı blog burada. Daha çok yazı bekliyoruz.

Kendi kendinize meme kontrolü hakkındaki yazım:
Her ay meme kontrolünüzü yapıyor musunuz?


Etiketler: ,
Kategoriler: Sağlık

«       |       »




"Meme Kanseri üzerine röportaj – Prof. Dr. İsmet Taşdelen" için 2 Yorum yapılmış.

  1. tatoba says:

    bir sürü kuru lafın arasında çok net, bilgilendirici bir röportaj olmuş. teşekkür ederiz.

  2. Moonshine says:

    cok ayrintili ve guzel bir roportaj olmus.

Bir Yorum Yazın